top of page
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic

8. GAZİPAŞA*

A. Tarihçe

Adını Atatürk’ten Alan İlçe, Selenus-SelindiGazipaşa

Selendi-Gazipaşa, Antalya’nın 180 km. doğusunda

10 km. uzunluğu, 7 km. derinliğindeki Gazipaşa

Ovası üzerinde ve Akdeniz kıyısında kurulmuştur. Do-

ğusunda İçel ili Anamur ilçesi, kuzey-doğusunda Karaman

ili Ermenek ilçesi, kuzeyinde Sarıveliler ilçesi ve

batısında ise Alanya ilçesiyle komşudur. Güney sınırları

teşkil eden Akdeniz sahiline paralel bir şekilde yaklaşık

35 km. içerde batıdan doğuya doğru uzanan Toroslarla

çevrilidir. Yüzölçümü 931 km² olup, ilçe merkezi

sahilden 3 km. içeride yer almakta ise de yeni yerleşimler

sahile kadar uzanmıştır.

İlçenin kıyı şeridi uzunluğu yaklaşık 50 km.dir. Bunun

3 km.si Halil Limanı -Bıçkıcı Çayı arası, 2 km.si Pazarcı,

2 km.si Koru, 200m.si Endişe Güney- Uzun Kum

ve 100m.si Yakacık (Kaledran) plajları olup; geri kalan

40.700 m. kayalıktır. İlçe merkezi ile deniz kıyısı arasında

alçak tepeler yer almaktadır. Ovanın kuzeyinde

dağlık yayla düzlükleri bulunur. Kuzeyinde kütle halindeki

Torosların batı kıyı sıradağlarının adı Akçal Dağ-

ları adıyla bilinir. En yüksek tepesi olan “Deliktaş” noktası

2253 m.dir. Kuzeyde ise Yund yaylası Yüğlük dağı

2245m rakımla en son yüksekliği temsil eder. Alçak kı-

sımlar ise kıyı boyunca uzanan alüvyonlu bir ova meydana

getirmektedir. Ovadan yüksek dağlık sahaya ge-

çiş nispeten dik yamaçlarla olmaktadır.

Güney sahilde Selinus harabelerinin bulundu-

ğu tepenin ön kısmında “yalıyar”lar vardır. Kıyıda bulunan

tepenin iki tarafında plajlar uzanır. Plajlar ince

kalker kumlardan meydana gelmiştir. Yalıyarlar kalkerlerden

oluşup yer yer 50-100m. yüksekliğe kadar ulaş-

maktadır. Toprakları kıyıda kızıl kestane renkli olup bu

topraklar sebze, narenciye ve muz tarımına uygundur.

İçerilere doğru kızıl renkli (Terrarossa) topraklar olup

bu topraklarda da tahıl tarımı yapılır. Dağlık kesimlerde

ve yaylalarında halen hayvancılık yapılmaktadır.

1. Selendi Adının Aslı

Tarihi süreç içinde Gazipaşa birçok kavmin uğrak

yeri yerleşim alanı ve bazen de başkenti olmuştur.

1921 yılında TBMM kararı ile eski adı olan Selinti

kaldırılmış ve Kuvva-i Milliye’ye verdiği destek sebebi

ile Ataürk’ün ünvanı ile şerefl enerek Gazipaşa olmuştur.

 

Selenge – Selene – Sallune -Selinus adının aslı

şöyledir: Selenge Irmağı Orta Asya’da Baykal gölüne

dökülen bir nehirdir. Yani bir akarsu! “Su” sözcüğü dilimize

Çince’den girmiştir. Ama Türkçe olmuştur. Artık

su, bal gibi Türkçe’dir. Suyun çoğalması ile akan “sel”

Türkçe’dir. Kazım Mirşan Yazılı Belgelere Göre ERKEN

TÜRK DEVLETLERİ VE TÜRÜK BİL isimli eserinin 79.

sayfasına bir de Glosar -sözlük- koymuştur. Burada Selene

sözcüğüne geldiğinizde karşısında “ırmak adı”

diye yazdığını görürüz. Yani Orta Asya’da Selene isimli

bir ırmak vardır ve burada Türkler binlerce yıldır ya-

şamaktadır.

Şemseddin Sami; Kamus-ul Alam1 adlı eserin

Seleńge maddesinde Selenge, ırmağını anlatarak;

“Asya’da büyük bir nehir olup Moğolistan’ın kısm-ı şimalinde

vaki haliha Hıtay vus’asında Hangay ve Tangrulu

dağlarından nebaan eder.” demektedir. Selene

Osmanlıca’da Sağır KEF ile okunur veya yazılır. Seleňge

okunur. Yani Selene ırmağı Tanrı dağlarından çıkmaktadır.

Prof. Dr. Ramsay “Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası”

isimli eserinde Taşeli bölge haritasını verir. Bu harita

günümüz haritalarına oldukça yakın olmakla birlikte

bazı yer ve bölge adları dikkat çekmektedir. Bu haritada

SELENTİS yazısını görürüz. Bu kelimenin sonundaki

tis-ıs-os-us ekleri aidiyet eki olup, Yunanca’dır. Roma

ve Yunanlılar kendi dillerinden olsun, başka kaynaklardan

gelmiş bulunsun, genel olarak böyle bir ek ile 293

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

sözcüğü beslemektedirler. Gazipaşa’nın antik adı olan

Selene, Yunan ve Romalı’lar gelmeden önce de vardı.

Bu ad Asur metinlerinde “SALLUNE olarak geçiyordu.

Esasen var olan Selene adına , “Seleneli” anlamında

–us- eki getirilerek, Seleneus Selinus olmuş olmalıdır.

Yine bir insanın bir yere izafe edilebilmesi için, önce

o yerin var olması gerekir ki doğrudur, o yer önceden

adı ile vardır ve Selene’dir. Bu kelimenin orijinalinin,

Yunanca’dan ek almadan önceki halinin SELENE veya

SELEN olması ihtimali oldukça yüksektir.

2. Neden Selene-Selendi Adı?

Girişte Kamus-ul Alam’dan verilen örnekte görüldüğü

gibi bölge bir seller ve sular bölgesidir.

Bölgede Sedre çayı dâhil Delice, Bıçkıcı, Hacı

Musa ve Kaledran Çayı olmak üzere tam beş tane çay

vardır ve bu ad bölgeye akarsularına izafeten verilmiş

bir addır.

Selene adı bu bölgeye nasıl taşınmıştır diye sorulduğunda

ona da yine tarihten şahitler bulmaya çalış-

tık. Bölgede Luwi’lerin yaşadığı su götürmez bir ger-

çektir. Luwi’lerin ise İç Asya kökenli olduğuna dair en

azından Fin-Ogur dil grubuna dâhil olduklarına ait delilleri

bilim adamları söylemektedir.

Prof. Dr. Ekrem Memiş “Eski Çağ Türkiye Tarihi”

isimli eserinin 45. sayfasında Luwice başlığı altında şu

açıklamayı yapar: Luwice’nin anlaşılması ve tetkiki çok

uzun çalışmalar sonunda kabil olmuştur. Bu dille ilgili

malzemeyi de HATTUŞAŞ arşivi vermiştir. Bu malzemeye

dayanarak ilkin E.Forrer, ss ve nt sonekli yer adlarının,

“Wahsulassas, Huwarsanassa, Arinanda, Asitawanda”

gibi daha ziyade GÜNEY ANADOLU’da yer aldığını

işaret etmiştir. B.Landsberger ve ona dayanarak

Prof.Dr. Emin Bilgiç ve Rozenkranz isimli bilginler;

Luwice’nin, Hititlerin zamanında da konuşulmaya devam

eden bir dil olduğunu söylemişlerdir. Selenti adı

da Selinus adı da nt ve ss son eki kalıbına uyuyor.

Ekrem Memiş’in kitabında 32. sahifeden itibaren

yapılan açıklamalardaki Şamtamhari metinlerinin 294

Dünden

Bugüne

Antalya

ALTINCI BÖLÜM

Hattuşaş arşivindeki tablette; Anadolu’da 17 krallık olduğu

ve bunlardan birinin adının doğrudan doğruya

TÜRKİ kralı olduğunu görürüz.

Mezopotamya’da büyük bir imparatorluk meydana

getiren Sami kökenli Akkadlar’ın vesikalarından

öğrendiğimize göre “…Musul ve Kerkük dolaylarında

Hurriler adıyla anılan bir kavim oturuyordu.”

Hurri dili üzerinde yapılan tetkikler bu kavmin dilinin

Orta Asya kökenli bir dil olduğunu ortaya koymuştur.

Bu kavim Urartu’larla akraba olup Urartular

da Asya kökenlidir. Hurriler’in YUVARLAK ÇADIR tipli

evler yaptığını biliyoruz. Prof. Dr. Afif Erzen’e göre gü-

nümüzde bile yarı göçebe Türk Boylarının hala kullandığı

tek direkli ve bunun hemen yanında bulunan ışık

menfezli çadır tipleri eski yuvarlak planlı evlere benzemekte

ve dolayısı ile yerli Anadolu karakteri taşımaktadır.

Çünkü yarı göçebe Türk boylarının kullandığı yuvarlak

planlı çadır, en eski çağlardan beri kullanılan ve

tipi değişmeyen bir konut tarzıdır. Halen Urfa civarındaki

birçok köy evleri bu tiptedir.

Luwiler ve Hurrilerden sonra bölgeye egemen

olan Hititler ise bu hâkim kültürden çok etkilenmiş-

lerdir. Önce Luwi’lerin, arkasından Hurriler ve Hititlerin

yaşadığı bölgemizde birçok ad o kavimlerden kalmadır.

Ancak daha sonra, M.Ö. 1200’lerde EGE GÖÇLERİ

sebebi ile yıkılan Hitit devletinden geriye kalan bazı

yer isimleri, arkasına ve önüne getirilen Yunanca ekler

ile telaff uz değişikliğine uğramış, üstelik de XVII ve

XIX. yy.da batıda patlayan Helen Sempatisi ile tuhaf

şekilde Yunanca ilan edilmiştir.

 SELİNUS adı da Orta Asya’dan Selene Irmağı

boylarından kopup, Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasına

yaşamaya gelen bu Turanî kavimlerin birlikte

getirdikleri kıymetli armağanlardan olup, Selene’denSelenus’a

dönmüş ve ünlü Prenses Selinus; adını bu

memlekete vermek bir yana, tam tersine o güzel adı,

bu güzel memleketten almıştır. Çünkü Selene o çağ-

larda verimli topraklar ve ormanlara sahip, beş tane

akarsuyu ile kıyılara bereket taşıyan bir cennet köşesi

idi. Gerek sahilde ve gerek iç bölgelerde Hitit yapılarının

temelleri üzerine oturtulmuş bulunan Selenus

Kalesi, Adanda Kalesi, Antiochia Kalesi, Sivastı Kalesi,

Macar’daki Sestrus, Göçük üstündeki Sebaste ve

Kıcık’taki Nefelis kaleleri ve yerleşimler bu beldenin

yaşamaya değer bir yer olduğunun tarihi kanıtlarıdır.

Böyle güzel bir beldenin adını kim çocuğuna ad

olarak vermek istemesin? Krallar da böyle yapmışlar

ve doğan güzel kızına Selenus adını vermişlerdir. Selenus;

Seleneli demektir.

Son dönemlerde bölgenin “Tarihî-Coğrafyası”

üzerinde yapılan “Eski Çağ Konya Araştırmaları” üzerinde

duracak olursak Selendi adına daha bilimsel yaklaşımlar

getirebiliriz. Buna göre; Konya Klasik Çağ’da

Lykaonia olarak adlandırılmakta idi. Bu ismin bundan

önceki Hitit dönemindeki Lukka’dan kaynaklandığı

ileri sürülmektedir. Bu durumda bölgenin Hititlerden

itibaren Lukka olarak adlandırıldığını ve klasik çağda

bu ismin Lukka’dan değişerek Lykaonia şekline dönüş-

tüğünü sanırız. Tabii bunun öncesi de var. M.Ö.III. bin

yılın sonlarında bölgeye gelmiş olan Luwiler yaşayan

halkın büyük çoğunluğunu teşkil ettiğinden bölgede

Luwice konuşuluyor ve Güney Anadolu’nun iç

kısmı Luwia olarak anılıyordu.Bu bölgenin batı kısmı

ise Arzawa olarak biliniyordu.Luwiler M.Ö. III. bin yıldan

Helenistik döneme kadar varlıklarını sürdürmüş-

lerdir.Klasik dönem, Helenistik Dönem ve Antik Dö-

nem yer adlarından hareketle Luwice isimlerin yayılma

alanlarını tesbit etmeye çalışan Ten Cate isimli bilgin,

Lykaonia’nın güneyinde yer alan Lykia, Dağlık Kilikya

(Taşeli) ve İsauria Bölgelerinin önemli Luwi yerleşimleri

olduğunu kabul etmiştir.

Araştırmacılar 1994 yılında Konya’nın Hatıp Kasabası

güneyinde bir Hitit Anıtı tesbit etmişlerdir. Burada

5 metre yükseklikte bir tanrı figürü ile hiyoroglif metinleri

bulunmuştur. Yazıtta “Büyük Kral Muwattalli’nin

oğlu Büyük Kral (Kahraman) Kurunta”ya işaret edilmektedir.

Konya bölgesi Hititlerin batı politikaları bakımından

önemli olduğu gibi, Kadeş Savaşına giderken,

kuzeyden gelebilecek olan Kaşka saldırılarına kar-

şı da başkentin buraya (Tarhuntašša-şimdiki Konya’nın

güneyi) taşınarak arkasını emniyete alması söz konusu

olduğu görülmektedir. Bölgeye Hattuša’da (Hattu-

şaş) oturan büyük kral ile aynı haklara sahip olan ve

hükümdar ailesine mensup bir kral atanmakta idi.

Tarhuntašša Ülkesine aynı zamanda Hulia Nehri

Memleketi de denilmekte ve birincisi İDARİ, ikincisi de

COĞRAFİ ad olarak kabul edilmektedir. Boğazköy kazılarında

elde edilen bir Bronz Tablette Hulaia Ülkesinin

Sınırları ise şöyle tesbit edilmiştir:

Batı Sınırı: Walwara, Harhasuwatna Tarapa, Sarnanta,

Tupisa ve Nata şehirleridir.

Hulaia Ülkesine deniz kesiminden sınır teşkil

eden şehirler ise; Mata,Sanhata, Surima, Saranduw,

İstapanna, Sallusa (Sallune-Gazipaşa), Tatta, Dasa’dır.

Bu durumda Hulia Ülkesi en azından Alanya’ya kadar

olan bölgeleri elinde bulunduruyordu. Bronz tablette;

Hulaia Ülkesine ait olarak gösterilen Sallusa Kenti yeni

Asur belgelerinde Sallune, Klasik çağda Selinus olarak

kaydedilmektedir.

Bilge Umar’a göre de bu isim Luwice’dir.

Yabancı bilim adamlarının şahitliği ile Rum-Roma

sözcüğünün aslı ve yine batılı tarihçi Sabatino Moscati

dâhil birçok bilim adamının kanıtları ile Sallune,

Selinunte-Selene-Selinus yer adının Yunanca köklü olmayıp,

sonradan Yunanca ekler alarak ve Yunanperestler

tarafından Yunanca’ya mal edilen bir sözcük olduğu, 295

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

sözcük aslının İç Asya dillerinden geldiği söylenebilir.

İç Asya dillerinden en yaygın olanın Türkçe oldu-

ğu düşünüldüğünde sözcük aslı pek ala Türkçe olabilir.

3. Selendi GAZİPAŞA Oluyor

“Çoban Kepeneği ile Çiftçi Öğendiresi ile” diye

başlayan seferberlik, Sakarya savaşının kazanılmasını

sağladı. Yokluklarla girilip 22 gün 22 gece devam eden

ve nice selindi yiğitlerinin de bir gül bahçesine girercesine

kara toprağa girdiği bu kutsal direniş zaferle bitince;

TBMM Başkumandan Mustafa Kemal’e GAZİ ünvanını

verdi. Artık o,GAZİ-PAŞA diye anılıyordu.

İşte bu savaştan önce Eylül 1919 sonlarında başlayan

1.ve 2. Bozkır İsyanlarında ve bundan 1 sene sonra

cereyan eden Delibaş ve Karazor isyanlarında Selendi

ahalisi, yerli kanaat önderleri, Murat Ağa, Asaf Çavuş,

Kölemen Kiya, Sarı Mehmet, Koçabaş, Bahşişli Halil Ağa

gibi Yörük beyleri öncülüğünde Kuvva-i Milliye’ye tam

ve kesin bir destek vererek Millici güçlerin yanında yer

aldı. Fırsatçı ve bozguncuları Selendi’ye sokmadı.

TBMM Hükümeti, Selendi’nin Kuvva-i Milliye’ye

arka çıkması ve Delibaş İsyanında takındığı vatansever

tutum sebebi ile kazanın adını, Selinti’den Gazipaşa’ya

değiştirmiştir.

Gerçi biz bu değişiklik kararının gerekçesinin belgesini

elde edemedik ama ortada bir de yaşanan ger-

çekler vardır. Olayların canlı tanıkları yazılan eserler

Selendi’nin İstiklal Mücadelesini nasıl desteklediğine

dair pek çok bilgi vermektedir. Ayrıntılar için Dünden

Bugüne Gazipaşa Tarihi isimli kitabımıza bakılabilir.

TBMM Karar veriyor; Selinti, Atatürk’ün unvanı ile

şerefl enip, Gazipaşa oluyor. Bu konudaki karar metni

aşağıda verilmiştir.

Kararname şöyledir:

Kararname:1912

İzmit Livası merkezinin ismi kemakân İzmit kalmak

üzere Livanın nam-ı kadim ve resmisi olan: “Kocaili”

ve ismi hiçbir mefhum-u milli ifade etmeyen Eğin

Kazasının “Kemaliye”, ve ecnebi bir isimden muharref

olan Silinti kazasının ismi “Gazipaşa” ünvanları ile tevsimleri

Dâhiliye Vekaletinin 8 Tesrin-i evvel 338 tarih

ve İdare-i Umumiye Müdiriyeti 1902/23476 numaralı

tezkeresi üzerine İcra Vekilleri Heyetinin 21/10 /338

tarihindeki ictimaında takarrur etmiştir. 21 / 10 / 338

Türkiye Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri Heyeti Reisi:

Hüseyin (Hüseyin Rauf Bey)

İmza : Hariciye Vekaleti Vek.

: Toplantıda bulunmamış ,

İmza :Dahiliye Vekili,

İmza : Adliye Vekili,

İmza :Şeriye Vekili

İmza : Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti Vek.

İmza : Nafia Vekili

İmza : Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili

İmza: Maarif Vekili

İmza : Maliye Vekili

İmza : Müdafa-i Milliye Vekili

Artık Gazipaşa kaza olmuş arkasından da Gazipa-

şa adını almıştır. Bağlı olduğu il, İçel Vilayeti’dir. Vilayet

merkezi Silifke’dir.

 Bir ‘ecnebi isimden muharref” Selinti kazasının adının Gazipaşa olarak değiştirilmesine dair 21 / 10 / 1338

 (1921) tarih ve 1912 sayılı kararname fotokopisi.296

Dünden

Bugüne

Antalya

ALTINCI BÖLÜM

Yeni devlet mekanizması oluşurken yaşanan bazı

siyasi kararların genel seyrini Dünden Bugüne Gazipa-

şa Tarihi isimli çalışmamızda belgeleri ile birlikte sunduk.

Yokluklar ve çaresizlikler içindeki bu dönemin

çalkantılarından Gazipaşa’nın da etkilendiğini bu araş-

tırmamızda göstermeye gayret ettik.

Gazipaşa kaza statüsü ile 1926 yılına kadar İçel’e

bağlı kaldıktan sonra nüfus azlığı gerekçe gösterilerek

önce nahiye yapılmış, arkasından da Alanya’ya

bağlanmıştır. Bu durum 9 Aralık 1947 yılına kadar devam

etmiştir. Bu yıllarda Antalya milletvekili olan Rasih

Kaplan’ın gayret ve destekleri ile 5071 sayılı yasa

gereğince yeniden müstakil kaza yapılmış, 5071 sayı-

lı yasa 1.1.1948 tarihinde yürürlüğe girerek; Gazipaşa

doğrudan Antalya Vilayetine bağlanmıştır.

4. Gazipaşa Ahalisi Kimlerden Oluşuyordu?

Taşeli’ne yerleşen Türkmen oymakları için

Alaiye’nin fethi (1221) bir milad gibidir.

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın Alaiye’yi

Kral Kir Fard’dan alması ile bölgedeki Hristiyan otoritesi

parçalanmıştır. Himayecisi kalmayan diğer küçük

derebeylikler Taşeli bölgesinden tasfiye sürecine girmiş,

Alaaddin Keykubat’ın Emir-üs Sevahil olarak gö-

revlendirdiği Mübarizeddin Ertokuş denizden, Emir

Çavlı karadan kuşatarak Taşeli bölgesindeki 40 kadar

kale Selçukluların eline geçmiştir.

Bu fetih hareketi takriben 1225 yıllarında gerçekleşmiştir.Gazipaşa

da bu fethedilen kalelerin arasında

önemli bir liman kentidir.Selçuklu fetihleri ile bölgeye

yoğun bir Türkmen yerleşimi sonucunu doğurmuştur.

Alaiye’nin fethinde Sultan Alaaddin Keykubat kuvvetlerine

katılan Avşar, Varsak ve Salur Türkmenleri ve onların

çatısını teşkil eden Karamanoğulları bu desteğin

mükafatı olarak Ermenek, Alaiye, Selinti ve Anamur’a

yerleştirilmeye başlanmıştır.

5. Oğuz Hanlular Gazipaşa’ya Yerleşiyor

Karamanoğulları çatısı altındaki bir çok Türkmen

aşireti arasında Oğuz Hanlular Gazipaşa’ya yerleştirilen

ilk Türkmen aşiretleridir. Bunların beyi de Oğuz

Han olarak bilinmektedir.

Denilebilir ki Gazipaşa’nın ilk Kaymakamı Oğuz

Han isimli Türkmen Beyi’dir. İlk Türkmen yerleşiminin

başladığı 1225 yılından itibaren geçen 783 yıllık süre

içinde Gazipaşa’ya bir çok Türkmen oymakları yerleş-

meye devam etmiştir.

Başta Karamanoğlu çatısı altındaki Avşarlar, Salurlular,

Varsaklılar olmak üzere Bozdoğanlı, Ekizceli, Evcili,

Hoyranlı, Güney Bahşişli, Karalar Bahşili, Gerce Bah-

şişli, Küçüklü, Saçıkaralı, Kürtler, Çağlayıklı-Çığlıklılar,

Bucaklı, Macarlı, İlisuluklu, Temürcü-Demircili, Salmanlı,

İnallı, Göçüklü-Karahacılı, İncekız-İnceğizli,

Emirşahlı-Emirli-Umurlu-Canavarcıklı, Korulu, Burhanlu,

Beyobalı, Sahnalarlı, Çevruşlu-Çörüşlü, SabukluSebüklü,

Horzumlu-Hardımlı, Şamlu, Uğurlu, Sendilli,

Hacı Bahaddinli, Hacı Hebiblü, Köselerlü, Şanşalı,

Seyfeli, Cullahlu, Basurlu, Cuhadarlı, Muratlı-Murtlinli,

İriklü-Yirikli, Tatarlu, Bohçalarlu, Sarıimamlı-İmamlı,

Keşefl ü,-Keşlü, Kozanlu, Aydınlı, Kırahmet Yörük ve

Türkmen oymak ve obalarının yerleştiğini görmekteyiz.

Bunların bazıları asıl aşiret halinde bazıları da o cemaatlerin

perakendesi şeklinde bölgeye gelmişlerdir.

Bölge Türkmenleri 16. yüzyıl başlarında önce

Gülnar’a bağlı bir nahiye olarak, sonra da Anamur’u

da içine alan bir kaza merkezi olarak yaşamlarını sürdürmüşler;

artan ve kalabalıklaşan nüfus neticesinde

Anamur, Gazipaşa’dan ayrılarak müstakil kaza yapılmıştır.

17 ve 18. yüzyıllarda bazen müstakil kaza bazen

de Anamur’a bağlı bir nahiye şeklinde siyasi hayatını

sürdüren Gazipaşa’yı 19. yüzyıl sonlarında Anamur’a

bağlı nahiye statüsünde görmekteyiz.

1671’de Selinti’den geçen Evliya Çelebi buranın

26 köylü bir kaza olarak, kadısının köyleri dolaştığını

ve Kıbrıs iskelesi olduğunu kaydeder. Bu yıllarda Gazipaşa

1571’de fethedilen Kıbrıs Paşalığına bağlanmıştır.

Kıbrıs’ın fethinden sonra 1572 yılında Selinti köylerinden

49 aile zorunlu iskâna tabi tutularak Kıbrıs’a

yerleştirilmişler yani Kıbrıs Türklerinin kurucu ataları

olmuşlardır. Bu konuda da Dünden Bugüne Gazipaşa

Tarihi isimli çalışmamızda belgelere dayanan geniş ayrıntı

vardır.

6. Gazipaşa Yaylaları

Göç ve Yayla Türkmen yaşayışının çok özel bir

parçasıdır. Gazipaşa ovasından çıkıldıktan birkaç saat

sonra Gazipaşa’nın en muhteşem yaylası olan Maha’ya

ulaşılır. Bu günkü ulaşım şartlarında bu hiç de zor de-

ğildir. Çünkü bütün yaylalara taşıt çalışmaktadır. Eskiden

hayvanlarla 7 gün 7 gece göçülen uzaklar, artık

uygarlığın nimetlerinden yararlanarak yakın olmuştur.

Maha yaylasına bir zincir halinde bağlanan Gökkuzluk,

Topsekisi, Kaşlılar yaylası, Murtlin Yaylası, Mıhrap,

Topsekisi, Yarıcakmuğar, Torosların deniz havasını

da alan ilk sıra yaylalarıdır. Bundan sonra bozkır bölgesine

geçilerek kurak yaylalara gelinir. İkievli, Cavırkırıldığı,

Günnercik, Sarımazı, Örücü oluk, Suluçukur, Çobanlar,

Oyuklu, Karainler, ikinci ve kurak alanları teşkil

ederler. Gazipaşa’nın batı yakası ve Kâhyalar köyleri ise

Koçdavut sırtlarını aşarak Kaş Yaylasına ve Berem De-

ğirmenlerine ulaşırlar. Bunlardan Karalar ahalisi Göktepe

( Fariske’ye kadar ) ulaşırlar. Eğer kaşını hatırlatan

dağların aşıldığı yerlere KAŞ denilmiştir. Doğu tarafta

Anamurlular ile birlikte çıkılan ve eskiden Cuma günleri

pazar kurulan bir yayla daha vardır ki onun da adı

KAŞ PAZARI’dır. Kaş pazarına yakın Dikencik ve Tokar,

Balca , Çobanlar, Berem kuyuları yaylaları da orta yay-297

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

lalardandır ve daha çok malcılar çıkarlar. Buralarda ortalama

yükseklik 2000 metre civarındadır. Suyu azdır.

Gazipaşa’nın kuzey sınırını Berem Değirmenleri

ve Yund yaylası teşkil eder. Yund oluğu etrafında 10

km.lik bir çember içinde yer alan, Cimbiti, Çayır yakası,

Küllinler, Şanşa yaylası, bu son halka içindedir. Ortalama

yükseklik 1800-2000 metre civarındadır. Yund olu-

ğunun diğerlerine oranla nisbeten bolca olan suyu bu

yaylaya merkez görevi yüklemiştir.

Gazipaşa ahalisinin hayvancılık yapmayan kısmı

da senede birkaç hafta veya birkaç ay yine bu yaylalardan

faydalanmaya devam etmektedirler. Sahilde sera

onarımları ve okulların açılması ile birlikte artık yaylalar

süratle ıssızlaşır ve kışın bu yaylalarda asla yaşanmaz.

7. Barçın Nedir?

Barçın Gazipaşa ahalisinin eskiden büyük kısmı-

nın çıktığı Sarıveliler üstü ile Taşkent arasındaki yaylaların

toplu adıdır. Şimdi sadece bir kısım Bahşişli Yö-

rüklerin çıkmaya devam ettiği bu yaylalar eskiden

Seyfeliler, Güneyliler, Kıcıklılar, Çamurlu ve Beyobalılar

tarafından çıkılan yaylalardı.

Barçın İPEKLİ KUMAŞ demektir. Orta Asya’da Maveraünnehir

bölgesinde Oğuzların Anadolu’ya göç-

meden önce son kurduğu şehirlerdendir.

Buranın adı Barçınlı Kent’tir. Moğol baskısı ile

Anadolu’ya göçen Oğuzlular yeni yurtlarına eski gü-

zellerinin ve güzel kentlerin adını da taşımışlardır. Bar-

çın bu adlardan biridir. Gazipaşa’daki Barçın’dan baş-

ka Alanya–Gündoğmuş yaylalarında, Afyon’da ve

Kayseri’de bildiğimiz isimleri ile Barçın yaylaları vardır.

Barçın nispeten sulak, sebze ve meyve yetiştirmeye elverişli

yaylalara ad olarak verilmiştir. Dut ağacı ve ipekböceği

yetiştirilen vadiler ve koyaklardır.

8. Kurukarı Nedir ?

Orhun Abidelerinde Kurukaru sözcüğü; “Yukarı,

İleri” olarak açıklanmaktadır. Yani Kurukarı yukarı demektir.

Böylece şimdiki Sugözü halkı olan Kurukarılı-

lar da YUKARILILAR olarak adlandırılmışlardır. Gerçekten

de Gazipaşa’nın coğrafi konumunda Sugözülü-

ler YUKARIDA Torosların eteğinde konuşlanmışlardır.

Coğrafi bir tarif olarak da bu isim isabetlidir. Bu adın

KURU KADIN’dan değil; konuşlandırıldıkları coğrafyadan

isim aldıkları görülmektedir. Yani bu adlandırma

ile Gazipaşa Türkmenlerinin dilinde 1500 yıllık bir Öz

Türkçe sözcüğe hem de orijinal haliyle rastlamaktayız.

Bir başka değerlendirme ile Sugözü Türkmenlerinde

1500 yıllık bir Orta Asya hatırasının varlığından söz

edilebilir.

9. Şahnalar Kimlerdir?

Gazipaşa’nın bayır köylerinden Şahnalar şimdi

Şahinler olarak isim değiştirmiştir.Şahna; sınır bek-

çilerine verilen bir addır. Gerçekten de Sahnalar

Gazipaşa’nın kuzey sınırlarını bekleyen halkıdır. Mutlaka

gerekli zamanlarda böyle bir idari görevi üstlenmiş-

lerdir. Yani kazanın muhafız gücüdürler. Muhafız taburu,

muhafız kıtası gibi. Yeni aldıkları Şahin ise bir kuş

adıdır. Avını vermeyen bu yırtıcı kuş da güzeldir ama

Şahna başka, Şahin başkadır.298

Dünden

Bugüne

Antalya

ALTINCI BÖLÜM

10. Bugünkü Gazipaşa

Gazipaşa geçmiş yıllara göre çok değişmiştir. Yol

ve ulaşımın kıt olduğu zamanların Gazipaşa’sı artık

dünya ile irtibatlıdır. Yeni açılacak olan Havaalanı ve

tamamlama aşamasındaki yat limanı birkaç yıl sonra

Gazipaşa’ya yeni konuklar taşıyacaktır. Böylece yüz

yıllardan beri tarım ve havancılık ile uğraşan Gazipaşa

ahalisi hizmet sektörü ile tanışacaktır.

Gazipaşa, Kâhyalar ve Merkez olmak üzere iki belediyelikten

ibaret bir ilçedir. Kâhyalar Belediyesi batı

girişinde deniz kıyısındaki eski adı Burhan olan merkezde

yer almıştır. Sınırları Bıçkıcı çayında biter. 3 dö-

nemden beri belediyeliktir. Gazipaşa havaalanı da

Kâhyalar belde sınırları içinde yer almaktadır.

Gazipaşa’nın toplam 41 köyü vardır. Köylerin tamamına

karayolu ulaşımı sağlanmıştır. Bazı köy yolları

ve ana arterler asfaltlanmıştır. Köylerin bazılarında şu

dağıtım şebekesi olmakla beraber köylerde çoğunlukla

su sıkıntısı vardır. Telefon ve elektrik hizmetleri oldukça

yaygındır.

Gazipaşa deyince MUZ akla gelir. Gaziapaşa bir

tarım kentidir. Bu tarımsal uğraşının başlıca ürünü

muzdur. Son senelerde yapılan örtü altı (sera) muzculuğu

ve modern sulama teknikleri ile Gazipaşa muzu

Türkiye pazarlarında nam salmıştır. Gazipaşa muzunun

kendine has tütüsü, Gazipaşa’nın temiz topra-

ğından kaynaklanır. 75 kg.lık Gazipaşa Muzu Tarımda

Türkiye’nin 160 000 tonluk muz üretiminin 60 000 tonunu

Gazipaşa tek başına karşılamaktadır.

Bu ürün dışında Çilek, Avakado, Kiraz ve Üzüm

üretiminde de Gazipaşa oldukça iyi durumdadır. Bayır

köylerinde ceviz, badem, elma, armut ağaçları da

oldukça fazladır.

Her türlü sebzenin yetiştirildiği Gazipaşa toprağı,

domates, biber, patlıcan, özellikle salatalık üretimi ile

Türkiye pazarlarını beslemeye ve ihracata katkı yapmaya

devam etmektedir.

Gazipaşa’nın en özel sebzesi ise GÖLEVİZ’dir. Henüz

yaygın olarak mutfaklarda yer almayan bu ürün

sindirim sistemi düzenleyicisi olarak çok kolay hazmedilen

bir sebzedir.

B. Gazipaşa’da Tarihi - Antik Yerler

Tarihçiler Batı Akdeniz Bölgesini iki ana parça halinde

ele almaktadır. Batı tarafı için Pamfilya bölgesi

denilmiştir. Pamfilya bölgesi Sedre Çayından başlatı-

lıp Alanya, Side, Manavgat, Antalya, Adrasan ve batı-

da Megri’ye (Fethiye) kadar gitmektedir. Bu sınır bazen

Alanya ve Manavgat’a kadar batıya çekilmektedir.

1. Serde (Syedra)

Sedre Çayından doğusu ise Kilikya toprakları olarak

isimlendirilmiştir. Bu bakımdan bazı kaynaklarda

Sedre’nin Selinus’a (Gazipaşa) bağlı gösterilmesi tesadüf

değildir.

Friedrich Hild ve H. Hallenkemper tarafından yazılan

Kilikien und İsaurien isimli Almanca eserin C.I.

237. sahifesinde, Demirtaş (Sedre) Pamfilya’nın sınırı-

dır denilir.

Kaynak, Sedre’yi İsauria kentlerinden biri olarak

işaret eder. Alanya’yı Pamfilya tarafında bırakarak,

Sedre’ye 22 km. mesafede bulunduğunu belirtir.Sahilden

7 km. yukarılarda bir taş köprüsü olup bunun eski

yol üzerinden İsauria yüksek memleketlerine (dağlık

Kilikya’ya) ulaşım sağladığını anlatır.

2. Aydap (İoatape)

Roma ve Bizans dönemi şehir ve limanlarındandır.

Kommagene Krallarından IV. Antiochos’un kızı

İotape’nin adı ile anılır. İ.Ö. 5.yy.da yaşayan Yunanlı tarihçi

Heraklı (Hierocles) kenti İsauria kentleri arasında

yazmıştır. Antik adı Ayzutap iken, bu gün Aydap’a dö-

nüşmüştür.

3. Selinus

Şehir çok eski metinlerde Sallune olarak adlandı-

rılmış olup gerçek adı İç Asya kökenlidir ve SELENGESELENE’dir.

Selinus, Selnius, Trayanapolis, Castelle

Lombarda, Castrum Lombardum adları ile Kale

Tepe’nin bir ayrılmaz parçası ve aynı adla anılan nehirden

oluşmuştur. Nehrin antik adı Selinus Potamos idi.

Şimdiki adı Hacı Musa Çayıdır. Eskiden Selinti olarak

söylenen şehir bu gün Gazipaşa olarak bilinmektedir.

Selene ve Selinus adı için kitabımızın Selene adının 299

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

aslı üzerine böl. bknz. Diğer bö-

lümlerde de açıklamalar yapıldı.

4. Antiochia am Kragos

(Kragos -dağdaki - Antiokya):

Gazipaşa’ya 20 km. doğudaki

Güney Köy sınırları içinde ve sahildedir.

Şehrin kurulduğu dağa

izafeten Kragos dağının ve şehrin

kurucusu Kommagene krallarından

IV. Antiochus’un adı ile birlikte

anılmıştır. Uzak mesafelerden

şehre getirilen su iletim hattı

(isale) yer yer sağlamlığını korumakta

olup, Şanşa Dağından

ve Uğurlu Deresinden çıkan su

kaynağı “Haft” mevkiinde bir havuzda

(baraj) toplanıp, kemerler

üzerine alınan pişirilmiş toprak

AVGANT’larla Nuhut Yeri mevkiine

taşınmış ve kentin su ihtiyacı karşılanmıştır.Şehir

denizden 300 m. İrtifadadır. Şehirdeki Roma Hamamları

kısmen sağlam vaziyette olup bölge koruma

altındadır.

5.Halil Limanı

Halk arasında Hal Limanı olarak söylenen

bu mevki Aydap’a 2km. doğu mesafesindedir.

İsauria kent kalıntıları ve mezarlar vardır. Şimdi

Gazipaşa’nın plajlarındandır.

6. Çiçek (Çecek) Yerleşimi

İsauria yerleşimlerinden kabul edilmekte olup,

halen Zeytinada Köyünün doğu mahallesi konumundadır.

Mahallenin sahilinde gözlerden ırak bir doğal

liman bulunması İsauria korsanlarının tercihine uymaktadır.

7.Julia Sebaste-Kaya Mezarı

Gazipaşa’dan 20 km. doğuda Göçük köyünün kuzey

tepelerindedir. Roma çağı eserlerinden olduğu

söylenmiştir. Örtü elemanları tamamen yok olmuş bulunan

mezar üzerinde, üç adet daire içinde kabartma

insan portresi ve yazıt vardır. Yazıtta mezar sahiplerinin

ismi geçmekte ve kaçak gömü yapanların (cenaze

gömenler) cezalandırılacağından bahsedilmektedir.

8. Cestrus Antik Kenti

Selinus’a bağlı Macar köyü sınırları içindedir.

Gazipaşa’nın 6 km. doğusundadır. Kent merkezi denizden

350 m. Yükseklikteki Kilise tepe üzerindedir. Gü-

ney duvarlarındaki yazıtlar Vespasianus’a ait olduğuna

işaret eder. Vespasianus tapınağının güney ucunda

6 heykel kaidesinden oluşan bir yapı mevcuttur. Bu

yapı Titus, Nerva, Trayanus ve Hadrianus figürleri ile

donatılmıştır. Hadrianus karısı Sabina ile birlikte tasvir

edilmiştir. Burada Antonius Pius’a ait bir tapınak ile

moloz ve kesme Antiochia am Gragos (Nohut Yeri) taş-

tan yapılmış bir anıt mezar vardır.

9. Adanda Lamos Antik Kenti

Burası Adanda kalesi olarak bilinir. Gazipaşa’nın

yaklaşık 15 km. kuzey doğusundadır. Bilhos köyüne

yakındır. İ.S. 259-268 yıllarında İmparator Gallienus tarafından

kale duvarlarının yapıldığı giriş kapısı üzerinde

bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. 5. yy. kayıtlarında

İsauria kentlerinden olduğu görülmektedir. Zirveye

yakın bir noktada Vespasian ve Titu adına yapılmış

tapınaklar olduğu görülür. 1199 yıllarında Halkam

isimli bir şahsın Lamos’un da beyi olduğu kaydedilmiştir.

10. Kaladran Karadrus, Kalender, Kelendre,

Chradros Potamos

Bugünkü Kaladıran Çayı. Antiochie ad Gragoum

ve Kaladıran Körfezi ve İskelesi Anemurion antik kentleri

arasında sınır olan bir liman ve akarsudur. 1191 yı-

lında bölgede hakimiyet çekişmesi yapan Bizans ve

 Aydap Harabelerinden bir görüntü.300

Dünden

Bugüne

Antalya

ALTINCI BÖLÜM

Küçük Ermeni Krallığı arasında sınır teşkil etmiştir.

Chalandro, Scalendors gibi adlarla da anılmıştır. Kentin

üst kısımlarında harabeler vardır. Yukarısındaki ormanlardan

toplanan keresteler, Teniste ve Kaladıran

çaylarından limana indirilir ve buradan ihraç edilirdi.

11. Nephelis Antik Kenti

Gazipaşa’ya bağlı 15 km. mesafedeki Muzkent

(Kıcık) köyü sınırları içindedir. Halk arasında Gökkilise

ve Alakilise olarak adlandırılan denize yakın yerde bir

yapı kalıntısı vardır. Kentin akropolünde iyi kalite kesme

taşlardan yapılmış muhtemelen bir Roma tapınağı

olan eser mevcuttur.

12. Direvli Kalesi

Gazipaşa’ya 22 km. mesafede ve Doğanca merkezine

1.5 km. ve Adanda Kalesine 6 km. uzaklıktadır.

Harabeleri kayalık burun üzerinde Erenler dağına

karşı konumdadır. Bu kalelerden Selinti, Aydap, Adanda,

Nuhut Yeri ve Nefelis’in aynı kotlarda olması ile denizden

gelecek saldırılara karşı ışıkla haberleştiklerine

dair bilgiler vardır.

13. Gevinde

Gazipaşa’ya bağlı Sivastı yerleşiminin 3,5 km. kuzey

batısında ve Gazipaşa merkezine 18 km. olan bir

köydür. Erken Bizans yerleşimlerindendir. Gevinde yakın

tarihte Ilıca adı ile anılmaya başlanmıştır. Bölgede

Osmanlı dönemi salnamelerinde bahsedilen ve cild ve

zührevi hastalıklara iyi geldiği bilinen bir su kaynağı

olup halen halkın faydalandığı bir yerdir.

Direvli Köy Merkezinden Görünüş

Gevinde Kaplıcaları301

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

14. Sıvastı

Bugünkü adı Karatepe olan yerleşim yeridir.

Gazipaşa’ya 17 km. mesafede kuzey yönündedir. İsmin

Iuliosebaste’den değiştiği söylenmektedir. Sivastı’ya

yarın saat mesafede Akkaya mevkiinde çok az harabe

ve krallık işaretleri bulunmaktadır. Kaya mezarları

ve tapınak kalıntıları olduğu tahmin edilen eski eserler

vardır.

Çörüş Köyü Asartepe Harabeleri Gazipaşa’ya 15

km mesafede kuzey doğu istikametinde bulunan

Çörüş Köyünün mezarlığına bitişik bir tepedir. Burada

Isauria kalıntısı birçok tarihi eser yer almaktadır.

Kazancı’ya 9 km., Anamur’a 46 km. ve Ermenek Anamur

yolu üzerinde yayla yerleşim.

15. Yund Oluğu:

Anamur’a 54 km kuzey batı kesimde, serin bir yayla

ve çeşmedir. 2245 metre yükseklikteki Yüğlük Dağı-

nın ayağındadır. Batısı Küllin ve Çayır Yakasıdır. Kuzeyi

İnceçayır boğazı ve Göksu’ya karışan Ermenek çayı

ile sınırlıdır. Gazipaşa’nın yukarıda sayılanlardan baş-

ka Yalan Dünya Mağarası, Kızılin, Bıçkıcı Manastırı gibi

görülmeye değer yerleri vardır. Selçuklu yapısı Bıçkıcı

Köprüsü şimdi yıkılmış vaziyette ve eski eser severlerin

himmetini beklemektedir.

Delice üzerinde tek gözlü, Adanda Deresi üzerinde

tek gözlü ve Bıçkıcı çayının yukarı kotlarında İnce-

ğiz yol ayrımında Selçuklu eseri iki gözlü Taş köprüleri

halen ayaktadır.

(Bkz.) Kitabımızın 2..Cilt, “VII- SOSYAL, EKONOMİK

ve KÜLTÜREL YAPI-14.KÜLTÜR VE TURİZM-B.TARİ-

Hİ YAPI-1. MÜZE VE ANTİK KENTLER” Bölümünden de

ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz.

Gazipaşa genç nüfusu, yetiştirdiği aydınları, gelişmekte

olan tarımının ürün çeşitliliği ve istikbal vadeden

turizm potansiyeli ile önümüzdeki zamanların

Kırk Kuyu Mezrası302

Dünden

Bugüne

Antalya

ALTINCI BÖLÜM

yıldız kentlerinden biri olmaya adaydır. Komşuluk iliş-

kilerinde kaybolmayan yardımlaşma, ölüm ve düğünlerde

gösterilen dayanışma ruhu ile öz kültürüne bağ-

lılığını sürdüren Gazipaşa, modern hayata da eğitilmiş

insan gücü ve yüksek okuma oranı, tarımsal ürünleri

ile şimdiden katılmış durumdadır. Emekliler için sakin

bir yaşam alanı, yabancı konuklar için sıcak bir Anadolu

köşesidir. Denizi temiz, yaylası havadar, meyvesi

bol, muzu kokulu, sebzesi lezzetlidir.

En ünlü meyveleri muz, nar ve çilek olarak de-

ğerlendirilmektedir.

Gazipaşa Kalesinin eteklerinde yer alan Selçuklu Şikarhane Köşkü.

Alaaddin Keykubat Yapımı Bıçkıcı Köprüsü (Yıkılmadan önceki hali)

Güney Köy’de Antiocıa harabelerinden bir kapı başlığı303

Dünden

Bugüne

Antalya

GAZİPAŞA

C. Nüfus

İlçenin 2009 yılı toplam nüfusunun 48.369 kişi olduğu

anlaşılmaktadır.

(Bkz.)- İlçenin son nüfus bilgileri ile ilgili olarak kitabımızın,

“2.Cilt-VII-SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL

YAPI-18. SOSYAL GÜVENLİK, SOSYAL HİZMETLER VE

SOSYAL YAŞAM-3-SOSYAL YAŞAM-c.Antalya İli Merkez

ve İlçeleri Nüfus İstatistiği” bölümünden ayrıntılı olarak

faydalanılabilir

D. Konaklama

İlçeye ait Kültür ve Turizm Bakanlığı Belgeli konaklama

tesisleri, (Bkz.) Kitabımızın 2.Cilt, “VII- SOSYAL,

EKONOMİK ve KÜLTÜREL YAPI-14.KÜLTÜR VE

TURİZM-C.TURİZM-2.Belgeli Tesisler” Bölümünden ayrıntılı

olarak incelenebilir.

*Hazırlayan:

-Ali Yıldız

Araştırmacı - Yazar, Antalya Kepez Belediyesi

KAYNAKÇA

-Semseddin Sami. Kamus-ul Alam, Osmanlıca

baskı, Başvekalet Cumhuriyet Arşivi, Ankara.

-Antalya Valiliği Kültür Envanteri Sayı 6, S. 120,

Antalya 2005.

-Ekrem Memiş.Eski Çağ Türkiye Tarihi, S.45 vd.

Çizgi Kitabevi Yayını, Konya 2001.

-Hasan Bahar-Özdemir Koçak, Eski Çağ Konya

Araştırmaları. S. 8-9-18 vd. Kömen Yayınları.Konya,

2004.

-A.Müfit Mansel; Mısır ve Ege Tarihi s.101 :…” Viyanalı

lisaniyat alimlerinden P.Krestmer, Yunan Dili Tarihine

Giriş (1896) isimli eserinde; Yunanistan’da tesadüf

edilen bir çok (nt) ve (ss)’li coğrafi adları Yunan lisanı

ile izahının mümkün olmadığını, bu isimlere bilhassa

Anadolu’nun cenubi ve garbi mıntakalarında rastlandığına

göre bunların Küçük Asya’dan Yunanistan’a

hicret etmiş kavimler tarafından getirilmiş olduğunu

ispat etmiştir, demektedir.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve

Eski Çağ Türkiye Tarihi yazarı Sn Ekrem Memiş yukarıda

çalıştığımız Selene Adının Aslı Üzerine isimli bö-

lümü kendisine göndererek tetkikini rica ettiğimizden

bir süre sonra yazımızı okumuş ve bize şu cevabı

göndermiştir : “Göndermiş olduğunuz yazıyı okudum.

Yazdıklarınız büyük ölçüde doğru ve açıklamalarınız

konuya yaklaşımınız son derece mantıklı. Bu bilgilere

kitabınızda rahatlıkla yer verilebilir.”

-Prof.Dr.Ekrem MEMİŞ-25 Nisan 2007

Çilek

Gazipaşalılar Sosyal Paylaşım, Yardımlaşma ve Birlik Ağı

© 2023 by Fitness Bootcamp.
Proudly created with
Wix.com

bottom of page